türkiye’de kumar yargı yetkisi çözümü

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI İnsan Hakları Derneği

Kanunda belirtilen usule göre yargılama yapıp karar verirler. Disiplin Mahkemeleri Anayasa Mahkemesi tarafından “mahkeme” kabul edilmektedir[659]. AİHM, üçüncü kez kopya çeken üniversite öğrencisinin okuldan çıkarılması ve başka yüksek öğretim kurumuna kabul edilmemesine ilişkin disiplin yaptırımın, eğitim hakkını ihlal etmediğini, Ek Protokolün 2. Maddesinde düzenlenen hakkın esasen ilköğrenimle ilgili olduğunu, kural olarak disiplin önlemlerinin bu maddeyi ihlal etmediğine karar vermiştir[653]. AİHM’nin genişletici nitelik taşıyan özerk yorumu neticesinde disiplin cezaları, konu ve ağırlıklarına göre Sözleşme’de düzenlenen bazı haklar kapsamında kabul edilebilmektedir[644]. Örneğin bir memurun bir gazetede yaptığı basın açıklaması nedeniyle verilen bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla ilgili başvuruyu Sözleşme’nin 10. Maddesi kapsamında esastan incelemeye almış olması gibi[645].

113  ; Örneğin, 657 SK’da “yer değiştirme cezası” adı altında bir disiplin cezası yokken, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda bu tür bir ceza türüne yer verilmiştir. Yine, borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak 657 SK’da kınama cezasını gerektiren bir fiil olarak sayılmışken, aynı durum 2802 SK’da kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren bir fiil olarak kabul edilmiş, TSK Personel Kanunu ve Subay sicil Yönetmeliğine göre de TSK’dan çıkarmayı gerektiren bir eylem olarak düzenlenmiştir. Yine disiplin cezalarının yargısal denetimi konusunda AİHS hükümleri yeterince uygulanmamaktadır. Maddeleri bazı durumlarda hak ve özgürlükleri ihlal edilen kişilere Mahkemeye başvuru hakkı tanımıştır. Ancak AYİM, AİHS’nin doğrudan uygulanabilir olduğunu kabul etmekle birlikte, disiplin cezalarının yargı denetimini kısıtlayan hükmün Anayasa olduğu gibi katılmadığımız bir yorumla AİHS hükümlerini  uygulamaktan kaçınmaktadır. Somut olayda davacı,  görevini her koşul altında büyük bir gayret ve başarı ile yerine getirdiğini, ancak 1985 yılında görev yaptığı A… Askerlik Şubesi Başkanlığı görevi esnasında E… Askerlik Dairesi Başkanı Per.Yb.Z\. Ücretsiz dönüşlerle favori slot oyunlarını riske atmadan oyna. paribahis\.Y. Benzer bir kararda davacı; 1632 sayılı Kanunun 179 ncu maddesine göre disiplin tecavüzü ve kabahatlerinden dolayı bir ay sonra ceza verilmemesi gerekirken, savunma alındıktan beş ay sonra kendisine ceza verilmesinin Kanunun 179. Maddesinin açıkça ihlali olduğunu belirterek 3 gün göz hapsi cezasının yok hükmünde sayılarak iptali istemi ile dava açmıştır. Başka bir kararda; bir astsubayın dilekçe ile sağlık ve birlikteki huzursuzlukları ileri sürerek atama talebinde bulunduğu, 2. AYİM idari yazılarının esastan incelemesinde disiplin amirlerine geniş takdir yetkisi tanımaktadır. 1602 Sayılı AYİM Kanununun 21/2 nci maddesindeki yargı yerlerinin yerindelik denetimi yapamayacağına ilişkin hüküm karşısında maddi vakanın incelenmesinin mümkün olmadığını belirtmekte aksini kanıtlayıcı belge bulunmadığı takdirde, idari işlemin hukukilik karinesinde yararlanması ilkesini de gözeterek maddi olayı doğru kabul etmektedir[785].

Haliyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi organları önünde uyuşmazlık konusu edilemeyecekleri de düşünülebilir. Ne var ki, gerek Sözleşmenin amaç ve kapsamı, gerekse AİHM’nin kendisini iç hukuklarla bağlı görmediği dikkate alındığında başta disiplin cezaları olmak üzere disiplin hukuku eylem ve işlemlerinin Mahkeme kararlarına bir şekilde konu edildiği muhakkaktır[487]. Maddesinde ise cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı düzenlenmiştir. Buna göre bir mahkeme tarafından cezai bir suçtan mahkum edilen her kişinin, mahkumiyet yada ceza hükmünü daha yüksek bir mahkemeye yeniden inceletme hakkına sahip olduğu belirtilmiş, 2. Buna göre yasada düzenlenmiş hali ile önem derecesi düşük suçlar bakımından ya da ilgilinin birinci derece mahkemesi olarak en yüksek mahkemede yargılandığı veya beraatını müteakip bunun temyiz edilmesi üzerine verilen mahkumiyet hallerinde istisna getirilebileceği belirtilmiştir. Maddelerinde yüksek disiplin kurulunun disiplin cezası vermesi durumunda bu cezalara karşı ilgilinin, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde genel kurula itiraz edebileceği düzenlenmiştir.

  • Kesinhesap kanunu teklifi ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olması, ilgili yıla ait Sayıştayca sonuçlandırılamamış denetim ve hesap yargılamasını önlemez ve bunların karara bağlandığı anlamına gelmez.
  • Maddesinde[563] İdarenin kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamayacağı ifade edildikten sonra, Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebileceğinin aynı şekilde bir Anayasa hükmü ile düzenlenmiş olmasıdır.
  • İkinci bölümde; “boşanma”, üçüncü bölümde; “evliliğin genel hükümleri”, dördüncü bölümde ise “eşler arasındaki mal rejimleri” incelenmektedir.
  • Disiplin amirlerinin yetkilerinin neler olduğu TSKDY’nin 10 ve JDY’nin 7.

Mahkemenin Başkanı, Başsavcı ve daire başkanları  hakim  sınıfından  olanlar  arasından  rütbe  ve  kıdem  sırasına  göre  atanırlar. Uyarı, izinsizlik ve aylık kesilmesi cezalarının infaz şekilleri dikkate alındığında, bunların AİHS’nin 3. Maddesini ihlal edici bir yönü bulunmadığı hemen anlaşılmaktadır. Diğer cezalar ve yürürlükten kalkmış olmakla birlikte Katıksız hapis cezası yönünden ise konuyu irdelemek gerekir. Avrupa Konseyinin kuruluş amacı İnsan Hakları ihlallerini önlemek için ortak ülkü ve ilkeleri korumak ve yaymak, ekonomik ve sosyal gelişmeleri sağlamak olarak belirtilmiştir. Dünya savaşı ve öncesinde yaşanan 1.dünya savaşında Avrupa’nın uğradığı sosyal, ekonomik ve politik çöküntüden kurtulma çabası içersine girdikleri ve diktatör yönetimlerinin insanlığa karşı onur kırıcı davranışlarının artık unutulmak istendiği anlaşılmaktadır.

AİHM, Hüsnü Yavuz/Türkiye davasında AYİM’nin bağımsız bir mahkeme olup olmadığını ayrıntılı olarak irdelemiştir[685]. Mahkeme öncelikle, AYİM’e atanan askeri hakimlerin bağımsızlığının Anayasa ve ilgili yasa hükümleri ile garanti altına alındığını, atanma usulleri yönünden, askeri hakimlerin gerek idareye gerekse dava taraflarına karşı yargı bağımsızlığının katı kurallarına uyarak görevlerini icra etmelerini engelleyecek hiçbir durumun olmadığı sonucuna varmıştır. Bu sonuca ulaşırken,  AYİM’deki  askeri hakimlerin, ömür boyu atanmaları, yaş haddine kadar başka göreve tayin edilememeleri, hiçbir şekilde kararlarından dolayı idareye hesap verme durumunda olmamalarını, disipline ilişkin konuların idari makamlarca değil, AYİM Yüksek Disiplin Kurulunca incelenip karara bağlanmasını göz önünde bulundurmuştur. Bu konuda iç hukukumuzdaki düzenlemelere bakıldığında, TSK Personel Kanununun 50. Maddesinde;  Disiplinsizlik veya ahlaki durumları sebebiyle Silahlı Kuvvetlerde kalmaları uygun görülmeyen subayların hizmet sürelerine bakılmaksızın emekli edileceği belirtilmekle birlikte, bu hükmün uygulanması bakımından eşcinsel olduğu bilinse dahi bu kişinin disiplini ihlal eden, hizmeti aksatan davranışlarının olup olmadığına bakılmalıdır. Asker kişinin, sırf eşcinsel olduğu için, silahlı kuvvetlerden ilişiğinin kesilmesi  durumunda  8. 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nun aynı konuyu düzenleyen 318.maddesine göre; “Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara” hapis cezası verilir. Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza artırılır.[632] Bu fiil, “suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde” yapılırsa, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu‘na göre bir “terör suçu” mahiyeti alır[633]. AİHS m.6’daki “medeni hak ve yükümlülükler” kavramı içine idari uyuşmazlıklar, özellikle ilk bakışta kapsam dışı gibi görünen “memur” uyuşmazlıkları da girebilmektedir. AİHM, m.6/1’in uygulanması açısından, “memur” kavramına özerk (otonom) bir tanım getirilmesi gerektiğine karar vermiştir.

Münferit bir kararın analizi, o karara temel teşkil eden teorik konunun/hak ve hürriyetin ele alınmasını da gerektirmektedir. Böylece akademik takvim tamamlandığında Türk Anayasa Mahkemesi’nin (ve AİHM’in) çeşitli konulardaki tutumu, ilgili hak ve hürriyete yönelik yaklaşımı ve yorumu analiz edilmiş olmaktadır. Vergi hukuku; kamu hukuku içinde yer alan ve devletin mali faaliyetlerinin hukuki yönünü inceleyen mali hukukun bir alt dalıdır. Mali hukuk; vergi (gelir) hukuku, harcama (gider) hukuku ve bütçe hukuku olmak üzere üç alt sınıflandırmaya ayrılır. Bu ders kapsamında; vergi hukukuna ilişkin anayasal ilkeler, idari kurallar, vergilendirme tekniği ve vergi uyuşmazlıkları, vergi sisteminde yer alan çeşitli vergilerin hukuki nitelikleri ayrıntılı olarak işlenmektedir. Anayasa Hukuku II’de devletin üç temel fonksiyonu hakkında teorik açıklamalarda bulunulacak ve bu fonksiyonların Türk anayasal sistemi içindeki rolü ve önemi ortaya konulacaktır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının kuruluşu, işleyişi ve yetkileri dışında, olağanüstü yönetim usulleri ile anayasa yargısı konularına da yer verilecektir. Ders anayasa ve AİHM kararlarıyla ve pratik çalışmalarla desteklenecektir. Derste öncelikle anayasa hukukunun temel kavramları, devlet biçimleri ve hükümet sistemleri, demokrasi modelleri, kuvvetler ayrılığı teorisi, 18. Yüzyılda başlayan anayasacılık hareketlerinin dinamikleri ve sonuçları, hak ve özgürlüklerin ortaya çıkışı, gelişimi ve bunları güvence altına alan mekanizmalar (kısmen anayasa yargısı) açıklanacak ve irdelenecektir. Dersin ilk bölümü genel ve soyut düzeyde anayasa hukukunun genel esasları kavramlarına hasredilmiştir.

Kanunun hiçbir yerinde, kovuşturma aşamasında ve bu aşamaya dahilinde tartışma bulunmayan olağan kanun yollarında geçen sürelerin tutukluluktan sayılmayacağına dair bir ibare yoktur. Bu nedenle; kovuşturma aşamasında tutukluluktan sayılmayan süreler, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’e ve “Kişi hürriyeti ve güvenliği” başlıklı m.19’a açıkça aykırıdır. İşbu yazı; toplu yaşam alanlarında kiracı ve kiraya verenin, yaşam alanının yönetimi, giderleri ve sair hususlarına ilişkin kararların alındığı olağan ve olağanüstü kat malikleri kurulu toplantısına katılma ve bu toplantılarda oy kullanma haklarını açıklamak üzere hazırlanmıştır. “Mal sahibi” olarak kabul edilen kat malikinin, dairede malikin birden fazla olması halinde temsil edenin veya mal sahibini temsil edenin bina yönetimini ve kat malikleri kurulunun kararları ile ilgili kurulda oy kullanma ve dava hakları zaten vardır. Bu yazımızda, konuyu kiracının oy kullanabilme ve dava hakları bakımından inceleyeceğiz. Hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilen delillerin şüpheli ve sanık aleyhine kullanılamayacağı hususunda, Anayasa m.38/6, CMK m.206/2-a ve m.217/2 gereğince tereddüt olmadığı tartışmasızdır.

(7) Hak ve alacaklara elkoyma kararı, ilgili gerçek veya tüzel kişiyeteknik iletişim araçlarıyla derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar,ilgili gerçek veya tüzel kişiye ayrıca tebliğ edilir. Bu taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı değerlerininşüpheli veya sanıktan başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi,elkoyma işlemi yapılabilir. (3) İnceleme sonucu soruşturma veya kovuşturma konusu suça ilişkinolmadığı anlaşılan belge veya kâğıtlar ilgilisine geri verilir. (3) Bu sınırlama, şüphelinin veya sanığın bulunduğu yerler ile,izlendiği sırada girdiği yerler hakkında geçerli değildir. (2) Güvencenin, suç mağduruna veya nafaka alacaklısına verilmemiş olanikinci kısmı, kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararları verildiğinde deşüpheli veya sanığa geri verilir. Aksi hâlde, geçerli mazereti dışında, güvenceDevlet Hazinesine gelir yazılır. (2) Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle,mağdur veya nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, şüpheliveya sanığın rızası olmasa da ödemenin yapılması emredilebilir. – Salıverilme istemi üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli,sanık veya müdafii dinlendikten sonra, istemin kabulüne, reddine veya 109 uncumaddeye göre, adlî kontrol uygulanmasına karar verilebilir. (2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veyasalıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. (2) Yakalanan veya gözaltına alınan yabancı ise, yazılı olarak karşıçıkmaması halinde, durumu, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.